4 Mayıs 2022
Bugün Lizbon’dan Porto’ya giderken yol üzerinde bazı şehirlere uğrayıp gezeceğiz ve akşam Porto’da olacağız. Araba kiraladığımız için ulaşım rahat.
@touropia
Obidos
2300 yıllık Portekiz kasabası Obidos, Lizbon’a 85 km mesafede bulunuyor.
Etrafı surlarla çevrili Orta çağ kasabalarından biridir. Bu özelliği onu muhteşem yapmaya yetiyor.
Kasaba; bir Ulusal Anıt ve bir UNESCO Edebiyat Kenti’dir.
M.Ö. 308’de Keltler tarafından kurulan, sonra Roma ve Vizigot dönemleri yaşayan Obidos, 710’larda Magribi Araplar’ın eline geçmiş. Araplar da burasını daha güvenli bir hale getirmek için dağın tepesine kale yapmış.
1148’de Portekiz’in ilk kralı I. Afonso Henriques tarafından Araplardan alınıp Portekiz topraklarına katılmış.
1282’de Kral Denis, Aragon’lu Izabel’le burada evlenmiş. Yeni kraliçe “adeta taç üzerinde bir mücevher” dediği Obidos’u öyle beğenmiş ki, kral düğün hediyesi olarak Obidos’u kraliçeye armağan etmiş. Sonra da bu bir gelenek olmuş ve 1834’e kadar her kral, Obidos’u bir düğün hediyesi olarak kraliçelere vermiş. O yüzden “Düğün Kasabası” da deniliyor.
Kasabanın en ilgi çekici yapıları;
900 yıllık geçmişi olan Obidos Kalesi,
Çinilerle süslü Porta da Vila Kapısı,
Rönesans döneminin özelliklerini yansıtan Santa Maria Meydanı ve
Görkemli Santuario do Senhor da Pedra binası (Taş Lordu Tapınağı ) (Kale surları dışında)
Obidos göründüü…
Etrafında çepeçevre uzanan surları, bir tarafında yerleşmiş kalesi ile bazılarının Portekiz’in 7 harikasından biri olarak kabul ettiği şirin kasaba.
Kasabaya girer girmez napıyorum. Yükseklik korkusu olan eşimi aşağıda bırakıp, onun bol tembihleri altında surlara çıkıyorum. Buradan kasaba ayrı güzel.
1. Porta da Vila
Porta da Vila, Obidos’un ana şehir kapısıdır. Gotik Portekiz kalelerinde yaygın olduğu gibi, doğrudan bir süvari hücumunu önlemek için iki alçak kademeli geçitten oluşur.
Kapıların arasında, 1740’tan kalma İsa ve Obidos’un koruyucu azizi ile ilgili mavi ve beyaz çini panolarla süslenmiş bir balkon bulunuyor .
Kaleyi surlardan fethedelim 🙂
Kapıyı geçtikten sonra yol ikiye ayrılıyor. Soldaki ana caddeden (Rua Direita) devam ediyoruz.
Şirin bir Orta çağ kasabası dekorunda ilerliyoruz. Arnavut kaldırımlı, iki yanında iki katlı, beyaz badanalı, kapı ve pencere söveleri sarı veya lacivert boyalı (Obidos’un bayrak renkleri sarı ve lacivertmiş) dip dibe evler. Pencerelerin kenarına astıkları toprak saksılarda çiçekler. Harika.
Burası ana caddesi olduğundan binaların ilk katları hep dükkan.
Hediyelik yöresel eşyalar, şarap ve likörler, seramik süsler, el işleri veee atıştırmalık hamur işleri.
Hafif bir tatlı eşliğinde kahvelerimizi içiyoruz.
Adım başı kasabanın meşhur vişne likörü “Ginja do Obidos”’u küçük çikolata kaplar içinde sunuyorlar. Likörü içtikten sonra çikolata kapları da yiyebilirsiniz.
Obidos’ta çok sayıda kilise var.
2. Santa Maria Kilisesi ve Meydanı
Bu Obidos’un ana kilisesidir ve şehrin ana meydanında yer almaktadır. Santa Maria Meydanı.
16. yüzyılda inşa edilmiş tarihi kilisenin girişinde Rönesans tarzı bir revak vardır.
Kilise içinde her iki yanda sıralanmış kemerli sütunlar bulunuyor.
Duvarlar mavi renkli güzel Azulejo çinilerle ve Gotik dini sanatın freskleriyle süslenmiş.
Kilise ayrıca 10 yaşındaki Kral V. Afonso’nun 8 yaşındaki kuzeni İsabel ile evlendiği yer olmasıyla da ünlü.
3. Santiago Kilisesi (Santiago Kitapçısı)
İlk yapımı 1186 yılı olan kilise 1989’da Kültürel Faaliyetler için kullanılmaya başlanmış. Günümüzde kitapçı olarak işlev görüyor.
4. Obidos Kalesi
Kasabayı taçlandıran Magribi Kalesi, uzun yıllar terkedildikten sonra 1948 yılında restorasyona başlanmış ve eski ihtişamına kavuşmuş. Günümüzde lüks bir otel olarak misafirlerini ağırlıyor.
5. Santuario do Senhor Jesus da Pedra (Taşın Efendisi Tapınağı )
Obidos’un surlarının dışında yer alır. Barok dönemde 1740-1747 yılları arasında inşa edilmiş, ancak detaylar tamamlanmamış. Bazı pencereler garip bir şekilde ters çevrilmiş görünüyor.
Efsaneye göre kilise, M.S. 2. yüzyıldan beri bölgede duran ve şimdi sunağın arkasında bulunan bir taş haçın uhrevi güçlerini onurlandırmak için inşa edilmiştir.
Nazare
Obigos ile arası yaklaşık 40km.
Okyanus kıyısında bulunan şehir güzel kumsallarıyla ünlü.
Ayrıca bir sörf merkezi konumunda.
1. Miradouro do Suberco
Miradouro do Suberco, şehirde bir seyir noktasıdır. Yüksekten bakış gibi bir anlamı var sanırım. Deniz seviyesinin 100 metre üstünde oluşu ile şehre kuş bakışı bir konuma sahip. Ayrıca Nazare Kilisesi’nin de hemen yanında.
Binlerce turistin muhteşem gün batımları ve gün doğumlarını seyrettiği teras, Nazare’nin en meşhur efsanelerinden birine konu olmuş. Efsaneye göre, 13. yüzyılda Dom Fuas Roupinho adında bir şövalye (Tapınak Şövalyesi ?) av sırasında bir geyiği (veya şeytan ?) kovalarken atının aniden durmasıyla terasın uç kısmından aşağı düşmekten son anda kurtulmuş. Şövalye, hayatta kalmasının bir mucize olduğuna inanmış ve Meryem Ana’ya duyduğu minnet üzerine seyir noktasına çok yakın bir konuma bir şapel inşa ettirmiş. Bu şapel ileriki yıllarda Nazare Kilisesi’nin yapımında önemli bir rol oynamış.
2. Nossa Senhora da Nazare Kilisesi (Nasıralı Meryem Ana Kilisesi)
Meryem Ana’nın şefaati altında oluşan eski bir mucizeyi anan heybetli bir kilise. Zaman içinde büyütülmüş ve restore edilmiştir.
Çini işçiliği ve Meryem Ana heykeliyle ünlüdür.
Latin haçı şeklinde tek nef, ahşap boyalı tavan ile örtülmüştür. Nefe girişte solda efsaneyi anlatan bir resim bulunuyor.
3. İnziva Yeri Şapeli
Efsaneye göre, İnziva Yeri Şapeli, şövalyenin emriyle yapılan ilk kutsal alandır. Büyük kilise alanı ise yıllar içinde inşa edilmiştir.
Terasın uç kısmında bulunur.
Fatima
Orbidos Fatima arası yaklaşık 1 saat.
Fatima; Hristiyanlık’ın 8. büyük hac ve ibadet merkezi.
Öncelikle gelelim şehrin isminin hikayesine.
Hristiyan Şövalye Hermingues, Müslüman Prensin kızı Fatima ile evlenmeden önce Fatima Hristiyan olmayı kabul eder. Vaftiz ismi olarak Qurem ismini alır. Şövalye yaşadıkları kasabanın ismini Qurem olarak değiştirir. Ancak mutlulukları çok uzun sürmez. Qurem yani Fatima aniden ölür ve şövalye çılgına döner. Hermingues kendisini Qurem’de bir manastıra kapatır. Bir süre sonra yeni bir manastır kurarak manastırın etrafındaki yerleşime Fatima adını verir.
Şimdi de hac merkezi olma hikayesine gelelim.
Burası, Meryem Ana’nın 1917 yılında üç küçük çobana görünüp üç sırrı verdiği yer. Bu üç çocuk, bir koyun sürüsü ile eve dönerken Meryem Ana’yı gördüklerini iddia ettiler. Ancak yalnızca en büyük çocuk olan Lucia, Meryem’le konuşabildi. Meryem ona önümüzdeki altı ay boyunca her ayın 13’ünde herkese tekrar görüneceğini söyledi. Meryem çocuklarla bu buluşmalarda, onlara günahlardan kurtulmak için bol bol dua etmeleri, tespih çekmeleri, günah çıkarmalarıyla ilgili vaazlar verdi. Ayrıca çocuklara 3 sır verdi.
13 Haziran’da ikinci görünmesinde Meryem “Ben yakında Jacinta ve Francisco’yu cennete alacağım. Lucia ise benim söylediklerimi herkese anlatmak için dünyada kalacak” diyor ve nitekim Francisco ve Jacinta 1919-1920 yıllarında ölüyorlar. Lucia ise birkaç yıl sonra rahibe oluyor.
13 Temmuz’daki görünmesinde ise Meryem Ana gelecek hakkında kehanetlerde bulunur. Bu kehanetler “üç sırlar” olarak tanımlanır.
Birinci sır: Çocuklara cehennemin korkunç bir yer olduğunu gösterir. Ateşi, şeytanı gösterir.
İkinci sır: II. Dünya Savaşı’nı ve Rusya’daki Hristiyanlar’a yönelik zulmü tahmin eder.
13 Ağustos’ta bu buluşmalara inanmayan ve çocukların da katılmamalarını isteyen polisler çocukları gözaltına alıyor. Sonra salıveriliyorlar.
13 Ekim’deki son buluşmaya Fatima halkı da (yaklaşık 70 bin kişi olduğu söyleniliyor) geliyor. Ancak sadece çocuklara görünüyor. Mary insanlardan tam olarak o yerde, kendi onuruna bir şapel inşa etmelerini istiyor. Ayrıca “Güneş Mucizesi” denen bazı doğa olayları yaşanıyor.
Sırlara devam edelim.
Sözü edilen iki sır 1941’de Lucia tarafından yazılan bir belge ile açıklanmış.
Üçüncü sır ise o kadar kolay açığa çıkmamış.
1943’te Lucia hastaydı ve Piskopos bunu açıklamasını istedi. Ancak o, Tanrı’nın ona bunu yapmasına izin vermediğini söyledi.
Piskoposun ısrarı ile Lucia, bunu yazıp ancak 1960 yılında açılabilecek mühürlü bir zarfa koyuyor ve 1957’de Vatikan’a teslim ediliyor.
1960 yılında Vatikan, üçüncü sırrın yazıldığı zarfın sonsuza kadar kapalı kalacağını duyurdu. Yıllarca dünyanın dört bir yanındaki Hristiyanlar üçüncü sırrın içeriği hakkında spekülasyonlar yaptı.
Ancak sır, 2000 yılında Papa II. John Paul tarafından açıklandı. Vatikan, sırrın 1981’de Papa II. John Paul’un başarısız suikast girişimi olduğunu söyledi.
Fatima halkı öncelikle mektup Fatima’da okunmadığı için biraz kızmışlar.
Ayrıca açıklanan 3. sırrın güvenilirliği konusunda da tartışmalar devam etmektedir.
Meryem Ana Kutsal Alanı
Böylece Bakire Meryem tarafından üç çocuğun ziyaret edildiği yerde Katolik dini binalarının bulunduğu Fatima Meryem Ana Kutsal Alanı inşa ediliyor.
Burası oldukça büyük bir alanda kurulmuş. Burada, tespihin 15 gizemine adanmış 15 kiliseli bir dizi Katolik yapı bulunduğu söyleniyor. O kadar ayrıntıya giremedik.
Vatikan tarafından da kutsal kabul edilerek Katolik Hristiyanlar için hac merkezi haline gelmiş. Hacılar her yıl 13 Mayıs ve 13 Ekim’de buraya ziyarete geliyormuş.
Vatikan’dan esinlenerek inşa edildiği belli oluyor.
Meydan aynı anda 1 milyon kişinin sığabileceği şekilde tasarlanmış.
Tespih Çeken Meryem Ana Bazilikası
Meryem Ana bazilikası, 1928 ve 1953 yılları arasında barok mimari tarzı ile inşa edilmiştir.
Beyaz kireçtaşlarından yapılan bazilikanın 62 metre yüksekliğine sahip çan kulesi ve girişinde de devasa bir Meryem Ana heykeli yer almaktadır.
Bazilikanın her köşesinde dört aziz heykeli bulunur.
Yapının içinde Şövalyenin eşi Fatima’nın ve üç küçük çobanın mezarları bulunmaktadır. Jacinta 1919’da, Francisco 1920’de öldü. En yaşlı çoban Lucia 2005’te öldü ve o da kuzenlerinin ortasında bir mezara defnedildi.
Görünüşler Şapeli
Şapel, tüm tapınağın kalbidir. Meryem Ana’nın görüldüğü iddia edilen yere 1919’da yapılmıştır.
Daha sonra 1953 yılında Meryem Ana Bazilikası inşa edilmiştir. Her yıl milyonlarca Hristiyan, şapele gelerek Meryem Ana için dua etmektedir.
Bu binanın içinde 1920’den kalma orijinal bir Meryem Ana heykeli var ve taçta 1981’de Papa John Paul II’yi neredeyse öldüren kurşun var.
Katolikler hac ibadetlerini, uzun beyaz bir çizgi üzerinden eski kiliseye doğru yaklaşık 300 metre dizlerinin üstünde yürüyerek gerçekleştiriyor. Böylece günahlarının af olacağına inanıyorlar. Eski kiliseye ulaştıklarında dua ederek, dilek tutup mumlarını yakıyorlar.
Meydanda oldukça büyük bir mum yakma alanı var.
Yine meydanda eski ve yeni kilise arasında büyük ahşap bir hac işareti yer alıyor.
Kutsal Üçlü Bazilikası
Kutsal Üçlü Bazilikası, tüm dünyadaki dördüncü en büyük Katolik Kilisesi’dir.
Meryem Ana Tapınağı 1953 yılında açılmıştır ve dünyaca kutsal sayılan alanların başında gelmektedir. Bundan dolayı tapınak içerisinde yer alan Bazilika ziyaretçilere yetersiz kalınca 2007 yılında modern mimari tarzında Kutsal Üçlü Bazilikası inşa edilmiştir.
Aveiro
Fatima’ya 1,5 saat mesafede bulunuyor.
Bu kadar kültür gezisinin ardından biraz dinlenelim. Günlük turumuzun sondan bir önceki şehri olması bu açıdan çok iyi oldu.
Küçük, sevimli, tablo gibi bir şehir.
Mavi çiniler bu bölge mimarisine Magribiler’in armağanı. Cepheleri çiniler (azulej) ile bezeli yapılar, balkonlardan fışkıran rengarenk çiçekler, boya ile renklendirilmiş sokaklarda dolanıyoruz.
Tarz sahibi evlere bakmaktan gözlerimizi alamıyoruz.
Bir taraftan da hedefe kilitlendik ilerliyoruz 🙂
Eveeet burası bir kanal şehri. Ve biz “moliceiros” denilen rengarenk kanal teknelerine yani gondollara adeta koşuyoruz. Yorgunluğumuzu atarken bu güzel şehri bir de nehirden seyredelim istiyoruz.
Tur yaklaşık 45 dakika sürüyormuş. Kanal kenarına gidip hemen biletlerimizi alıyoruz.
Her gondolun arka kısmında müstehcenlik içeren karikatürler bulunuyor.
Siz siz olun gondola binmeden dönmeyin. Şehri görmenin en dinlendirici yolu bu 🙂
Costa Nova
Kanallardan çıkıp okyanusa da bir uğrayıp günün kapanışını yapmak istiyoruz. Aveiro’ya 18 km mesafede Costa Nova, Porto’dan önceki son durağımız.
Costa Nova, ilginç mimarisi ve çizgili evleriyle tanınır. Ben pijama evler dedim 🙂
Kendimizi okyanus kıyısına atıyoruz. Sakin ve geniş bir kumsal bizi karşılıyor.
Bronze Cafe Restoran’a oturuyoruz. Etrafın sakinliğine bayılıyorum. Biraz atıştırıp dinleniyoruz. Güzel bir gündü.
Porto’ya bir saatlik yolumuz kaldı.